top of page

DENGE

Tüm uyumluların içinde uyumsuz olmak!

Eminim gökyüzündeki yıldızlar bana sırıtıyordur. Sokaktan kediler geçiyor, insanlar geçiyor, kuşlar uçuyor; egzoz dumanlarını sanki İsrafil denen melek üflüyor. Denizin dalgaları kıyıya vururken aynı hızda ayaklanıyor martılar. Her şey müthiş bir düzen, uyum içinde. Bir ben sırıtıyorum asfaltın kenarında. Yamuk yumuk basıyorum renkli, kare kaldırıma. Sutyenimin askısı tam ayarlanmamış. İç çamaşırımın ipleri sarkmış. Pantolonumun bir bacağı daha çok katlanmış. Ayakkabılarımda geçirdiğimiz son kışın çamur izi var. Koca bir çantam var ama yine de karmaşık bir şekilde elimde tüm malzemelerim. Koltuğumun altına bir kitap sıkıştırmışım. Elimde kırmızı bir not defteri. Şarj aletimi boynuma dolamışım. Çantamda sadece bir kez gördüğüm bir insanın bile vesikalığı var. Hiçbir şeyden kopamamaktan.


Herkes matematik hesabına göre yürüyor. Akreple yelkovanı ayarlamış gibi. Bense durmadan koşuyorum. Pilim var ama su kaçmış içime. Bir kere bile göstermiyor doğruyu. Yönümü bulamıyorum. Sürekli doğru rotayı bulmak için debeleniyorum.


Biri geliyor… Biri geliyor, sana hiç bilmediğin bir yol açıyor. İki tarafta bir enkazdan çıkmış gibi. Yaralarınızı Ece Ayhan’ın dizelerine sığdırıyorsunuz. Ama işte Mübeccel anlatıyor. Bir şiir gelişiyor Beyoğlu’nda. Biri geliyor adına kafiyeli. Biri geliyor sensin o. Yolun öyle karmaşık ki, kaldırımının kenarında bir şişe birayla da sızabiliyor insan, aynı kaldırıma ayağı değdiğinde yanıyor da. Ben o kaldırıma üryan geldim işte. Ayaklarım yanarken dans ettim. Yürümenin bir yolunu bulmalıydık çünkü bir enkazın ortasında rastlaştık. İnsan yoluna devam edemez böyle anlarda. İyileşene kadar birlikte olmalıyız. Sonra birlikte yürümeliyiz ama işte ben bir şeyler iyi olsun diye o kadar berbat ederim ki. İyi olsun diye uğraştığım her şeyden utanç, mahcubiyet duyarım. Bir kere zaman ayarım yok benim. Bir ibreye tutunmalıyız seninle.


Başkasıyla olsaydın…Saçları daha güzel, seni hiç yormayan, senin gibi her şeyi bilen biriyle. Belki çoktan tutmuştun elini. Ben o kadar değmiyorum ki buna. Bir kez başım okşansın diye nasıl da çocuklaşıyorum karşında. Ellerim de çirkin zaten benim.

Ben büyümeye direnen küçük bir çocuğum. Sense çocuk yanını arayan 21 gram bir ruh. Sen çiçekleri seviyorsun, bense yalnızca dikenleri olanları. Sen ayaklarını yere sağlam basıyorsun, bense bocalıyorum küçük bir tümsekte. Sen kaçmayı çok iyi biliyorsun, bense çok az şeye tutunup, bırakamıyorum ellerimi kanatırcasına.


Zamanın olmadığı yerlerde daha çok gülüyor ve eğleniyor insan. Kangren olmadan söksek iyi olacak şu zamanı. Koparıp atsak takvimin sayfalarını. Sanki tüm ihtimallerde hep berabermişiz gibi. Her olasılıkta bir denge bulmuşuz gibi…


Seval Uslu

80 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

KADER ÇARKI

Yazı: Blog2_Post
bottom of page