top of page

Sinema Nedir ?

Güncelleme tarihi: 21 Nis


Sinema Sanatının (Moving Images = Hareketli Görüntüler) yaklaşık 100 yıl öncesine giden icadından beri “Sinema bir teknolojik gelişme mi, bulgularını geniş kitlelere ulaştıran bir kitle iletişim aracı mı, sanat mı veya endüstri mi, yoksa hepsi birden mi?” sorusu sürekli sorula gelmiştir.


Sinemaya “Çağın Sanatı” veya “7. Sanat” dendiğine sıklıkla rastlıyoruz.


“Her çağda öncelikli bir sanat biçimi bulunur. Sinema ise 20. Yüzyılın sanatıdır” (Andre Bazin:1966).


“Yedinci sanat kendisine gönül verenler için tüm sanatların modern, güçlü bir birleşimidir. Mimari ve müzik, bütünleyici olan resim, heykel, edebiyat ve oyunla birlikte, yüzyılların estetik düşününün altı ritimli korosunu oluşturmuştur.” (Ricciotto Canudo:1921. A. Dorsay:1990).


“Herkes resimlere güvenmez ama fotoğraflara inanır.” Ansel Adams.


Sinemanın sanat yönünü ele aldığımızda; nasıl bir sanat olduğu ve diğer sanat dalları ile olan ilişkileri ve hangi sanatların bir sentezi olduğu soruları da aklımızı kurcalar. Fotoğraf ve sinemanın sosyolojik perspektifine bakarsak bunun bir önceki yüzyılın ortalarında modern resim alanında ortaya çıkan ruhsal ve teknik krizin bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz.

Andre Malraux sinemayı plastik gerçekliğin ileri evrimi olarak tanımlamıştır.

Ressam ne kadar yetenekli olursa olsun yaptığı iş belli bir sınırın ötesine geçememektedir. Resim görüntü olmaya zorlanmış ve bu görüntüler sanat haline getirilmiştir. Fakat insan eli söz konusu olduğu için görüntü üzerinde bozulmalara yol açmıştır. On dokuzuncu yüzyıl bu krizin gerçek kaynağını görebilmiş ve bunun mitsel kaynağı Picasso olmuştur. Picasso’nun ardından “temsili kompleks”ten kurtulan çağdaş ressam fotoğrafın veremeyeceği kavramları resmetmeye başlamıştır.


“Fotoğrafın gücü nesneleri ve doğayı olduğu gibi gösterebilmesinde yatar. Fotoğrafik görüntü nesnenin kendisidir.” Andre Bazin.


Ressam renklerden, besteci notalardan, yazar sözcüklerden yararlanarak yapıtlarını ortaya koyarken, sinema sanatçısının gücü tüm bu disiplinleri birlikte kullanabilmesinde yatar.


Sinema görüntüleri bir dil oluşturacak şekilde anlamlı bir biçimde birbirine ekleyerek izleyiciye bir şey anlatmaya, bir kavramı açıklamaya, bir düşünce veya iletiyi ulaştırmayı amaçlar. Filmdeki her görüntü tek başına bir anlam taşıyabileceği gibi kendinden önce veya sonra gelen görüntülerle birlikte çok değişik anlamlara kavuşabilir.


“Sinemanın gücü gerçekliğidir. Bununla eşyayı anlatmaz, gösterir demek istiyorum.” Jean Cocteau.


“Benim yapmaya çalıştığım, insanların görmesini sağlamak.” David W. Griffith.


Günümüzün çok gelişen sinema teknolojisi, büyük şirketlerin olağan üstü parasal gücünün de katkısıyla sinemayı neredeyse dünyanın 5. ekonomik gücü haline getirmiştir.


Acaba bir insan neden sinemaya gider? Amaç nedir? diye sorsak;

• Eğlenmek.

• Vakit geçirmek.

• Yaşamın getirdiği problemleri ve günlük dertleri unutmak.

• Aşk ve sevgiyi hayali bir ortamda da olsa tadabilmek.

• Öğrenmek.

• Yaşamın anlamını keşfetmek, adaletini veya adaletsizliğini anlamak.

• Kendini tanımak.

• Sorunlarına çözüm bulabilmek.

• Yaşamına bir anlam katmak.

• Yaşamını yeniden kurgulayabilmek.

• Ölümlü bir varlık olmanın verdiği korkuyu yenebilmek.

• Perdede izlediği kahraman ile özdeşleşerek kendi yetersizliğini unutmak.

• Görüş ve inancı ile örtüşen veya örtüşmeyen bir propagandayı izlemek.

• Ya da hepsi birden.

Diye cevapları sıralayabiliriz.


Günlük yaşamın karmaşık yapısı, çözülemeyen problemler, maddi sıkıntı, kötü aile

ilişkileri, tatmin edilemeyen duygular, gerçekleşmeyen tutku ve arzular, elde edilemeyen

terfiler, özenilen başkalarının hayatları, kavuşulamayan sevgililer, aşk arayışları, dejarj ihtiyacı vs. Bu listeyi çok uzatabiliriz.


Ama hayat devam eder ve insan yaşamak zorundadır. Umutlar yitirilmemeli, hayata anlam katacak amaç ve duygular yeniden üretilmeli, öfke ve kızgınlıklar unutulmalı, stres atılmalı, kısaca pil yeniden şarj olmalıdır.


İşte sinema tüm bu olgulara cevap veren bir araçtır.


İzleyici gündelik yaşamdan kopar, gerçek olmasa da bir diğerinin hayatını yaşayarak

tutkularını giderir, özlemlerine ulaşır ve kısa süreliğine gerçek kimliğinden uzaklaşır.


Genel anlamda sanat, özelde sinema, insanın çevresi ve içinde yaşadığı toplum ile

bir denge kurabilmesine ve kendini çevreleyen güçlere egemen olarak yaşamı ile uyum

içinde kalabilmesine yardımcı olur. Görsel ve işitsel anlatım özelliğinden yararlanarak bir eğitim ve öğretim aracı olarak da kullanılabilir. Model yaşamlardan bir ders çıkararak, nelerin yapılması, nelerin yapılmaması gerektiğini göstererek, içsel çatışmaları açıklayarak insanın kendini daha iyi tanıyıp değerlendirmesini sağlar ve psikolojik gelişimine yardımcı olur. Bu olgu sinema sanatına büyük bir toplumsal sorumluluk da yükler.



“Sinemayı çekici kılan tüm sanat dallarını bir araya getirebilmesidir. Sinema bütün sanat dallarını kompoze eden, onların çok dengeli ve organik bir biçimde iç içe geçmesi ile vücut bulan bir sanat dalı.” Feyzi Tuna



SEMA FENER

12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

DENGE

KADER ÇARKI

Yazı: Blog2_Post
bottom of page